Kesinleşmeden icraya konulabilen mahkeme ilamını temyiz ya da istinaf etmek, açılan icra takibini kendiliğinden durdurmaz. Borçlu veya vekili icra takibinde haciz işlemi yapılmasına engel olmak istiyorsa, Yargıtay ya da istinaf mahkemesinden tehir-i icra talebinde bulunmalıdır. Tehir-i icra başka bir yazımızda ayrıntılı olarak anlatılmıştır, okumak için tıklayınız. Bu yazıda tehir-i icra talep etmek için yatırılan teminatın öncesinde, haciz işlemine geçilmiş ise; yapılan hacizlerin aşkın haciz olup olmayacağına Yargıtay kararları dikkate alınarak değinilecektir.
Aşkın Haciz Nedir?
İİK md. 85/1: “Borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır mallariyle taşınmazlarından ve alacak ve haklarından alacaklının ana, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczolunur” demektedir.
Borçlu tehir-i icra kararı talebinde bulunur iken, icra müdürlüğünün hesapladığı teminat tutarını icra müdürlüğüne depo eder. Teminat tutarı icra dosyasının güncel hali ve 3 aylık işleyecek faiz dahil hesaplanır. Dolayısıyla tehir-i icra yani icranın ertelenmesi talebinde bulunan borçlu borca yetecek tutarı icraya zaten yatırmaktadır. Hal böyle iken borcu aşacak şekilde yapılan haczin aşkın haciz olduğu kabul edilmeli ve böyle bir durumda icra mahkemesine şikayet yoluna başvurulmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; teminatın, yatırıldığı tarih itibari ile icra dosyasının alacağını tüm fer’ileri ile birlikte karşılamasıdır. Güncel Yargıtay kararları da bu yöndedir.
“Öte yandan İİK’nun 85. maddesi uyarınca, borçlunun mal ve haklarından, alacaklının ana para, faiz ve masraflar dahil tüm alacağına yetecek miktarı haczolunur. Buna göre, dosya alacağının tamamının icra müdürlüğüne yatırılması halinde, mevcut hacizler aşkın hale geleceği gibi, hacizlerin devam etmesinde alacaklının da hukuki yararı kalmayacağından kaldırılmaları gerekir.
Yargıtay’dan tehiri icra kararı almak üzere icra müdürlüğü tarafından mehil verilebilmesi için ibraz edilen teminat mektubu veya yatırılan nakdi teminat, ödeme yerine geçmez ise de, borçlu tarafından yatırılan teminatın, yatırıldığı tarih itibari ile icra takip dosyası alacağını tüm fer’ileri ile birlikte karşılaması halinde, mevcut hacizlerin aşkın hale geleceği kuşkusuz olduğu gibi, hacizlerin devam etmesi İİK.nun 85/son maddesiyle de bağdaşmayacaktır.” (Yargıtay 12. H.D. 2018/4550 E. 2018/10523 K. 24.10.2018 K.T.)
“Borçlu tarafından, dosya borcunun tamamı (asıl alacak ve fer’ileri) icra dairesine depo edilmiş olmakla, mahkemece, aşkın hale gelen hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.”(Yargıtay 12. H.D. 2016/23229 E. 2016/19884 K. 27/09/2016 K.T.)
Güncel kararlar, teminat yatırılmadan önce yapılan haczin aşkın haciz olacağından dolayı kaldırılması gerektiği iken aksi yönde kararlar da mevcuttur:
“Somut olayda, alacaklının talebi ile 27.02.2013 tarihinde haciz işlemi yapıldıktan sonra teminatın kabulüne dair kararın alınması üzerine 06.03.2013 tarihinde 60 günlük mehil vesikası verilmiş ve borçlu vekilince aynı tarihte hacizlerin de fekki talep edilmiştir. Bu durumda haciz tarihi, itirazın iptaline dair verilen karardan sonra, ancak mehil vesikası verilmesinden öncedir. Her ne kadar şikayet tarihinde borçlu Yargıtay’ın ilgili dairesinden tehiri icraya dair karar getirememiş ise de, yukarıda izah edildiği üzere tehiri icra kararı alınmış olsa bile bu karar takibi olduğu yerde durdurur, karardan önce uygulanan haciz işlemlerini ortadan kaldırmaz.” (Yargıtay 12. H.D. 2014/1283 E. 2014/3936 K. 13.02.2014 K.T.)
“İİK’nun 36. maddesine dayanılarak mehil vesikası verilmesi ve bilahare tehir-i icra kararının sunulması sadece takibi olduğu yerde durdurur, daha önce yapılmış hacizlerin kaldırılmasını sağlamaz. Bu nedenle hacizlerin kaldırılması da doğru olmamıştır.” (Yargıtay 8.H.D. 2015/16063 E. 2015/16471 K. 16/09/2015
Detaylı bilgi için iletişime geçebilirsiniz.