![3 Yıl Ayrı Yaşama Sonrası Boşanma Davası](https://avdilberkoyuncu.com/wp-content/plugins/wp-fastest-cache-premium/pro/images/blank.gif)
3 yıl ayrı yaşama sebebiyle boşanma davası nedir? Fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası nasıl açılır? Eylemli ayrılık nedir? 4721 Sayılı Medeni Kanun’a göre; “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir”. 3 yıl ayrı yaşama sonrası boşanma davası, fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası diye de adlandırılır. Fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açabilmek için, kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere birtakım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.
- Daha Önce Açılan Boşanma Davası Reddedilmiş Olmalıdır.
Fiili ayrılık (eylemli ayrılık) sebebiyle boşanma davası açabilmek için taraflar arasında daha önce görülen bir boşanma davası açılmış ve bu boşanma davası reddedilmiş olmalıdır. Daha önce açılan boşanma davasında hangi sebebe dayanıldığının bir önemi yoktur.
Boşanma davasının feragat ile sonuçlanması durumunda, 3 yıl boyunca ortak hayat kurulamamış ise, yine bu sebebe dayanarak boşanma davası yeniden açılabilir. Ancak daha önce açılan boşanma davası feragat ile değil de vazgeçme ile sonuçlanmış ise, fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açılamaz. Boşanma davasında feragat ve vazgeçme arasındaki farkları okumak için tıklayınız.
- Reddedilen Boşanma Davası Kesinleşmeli ve Kesinleşmeden İtibaren Üç Yıl Geçmelidir.
Daha önce açılan boşanma davasının reddedilmesi yeterli değildir. Boşanma davasının reddi kararının da kesinleşmesi gerekir. Örneğin, boşanma davası hakkında gerekçeli karar verilmiş ancak taraflardan birine tebligat yapılmamış ise, henüz dava dosyası kesinleşmemiş demektir. Kesinleşmeyen boşanma davası için 3 yıldan fazla beklenilse dahi, fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açılamaz. Bu sebeple mutlaka boşanma kararının kesinleştiğine dikkat edilmelidir. 3 yıl ayrı yaşama sonrası boşanma davası açılabilmesi için, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıl geçmelidir.
- Üç Yıllık Süre İçerisinde Ortak Hayat Yeniden Kurulamamış Olmalıdır.
Boşanma davası kesinleştikten sonraki üç yıl boyunca, müşterek hayat kurulamamış olmalıdır. Tarafların ortak hayatı kurmaya yönelik davranışlarda bulunmuş olması halinde süre kesilir. Örneğin Yargıtay kararlarına göre; karı kocanın aynı evde yaşaması veya tek seferlik de olsa cinsel ilişkide bulunması durumunda fiili ayrılık süresine dayanarak boşanma davası açılamaz.
Eşlerin çocukları görmek amacıyla bir araya gelmesi ortak hayatın kurulduğu anlamına gelmez. Nitekim eşler çocukların ayrılık kararından etkilenmesini engellemek amacı ile bir araya gelebilirler.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bir kararında; eşlerden birinin gidecek yeri olmaması sebebiyle tarafların aynı evin farklı odalarında yaşamasının, ortak hayatın kurulduğu şeklinde yorumlanamayacağını belirtmiştir. (Yargıtay 2. H. D. 2005/4782 E. 2005/5442 K.)
- Taraflardan Biri Yeniden Boşanma Davası Açmış Olmalıdır.
Tarafların 3 yıl içerisinde ayrı yaşamaları boşanmaları anlamına gelmez. Eşlerden birinin fiili ayrılık sebebine dayanarak yeniden boşanma davası açması gerekir. Önceki davanın davacısı bu davayı açabileceği gibi davalısı da açabilir.
Fiili Ayrılık Sebebiyle Boşanma Davasında Kusur Aranır mı?
Fiili ayrılık sebebiyle boşanma davasında kusur araştırması yapılmaz. Ancak davacı ya da davalının diğer taraftan, tazminat ya da nafaka talebi var ise, mahkeme bu taleplere yönelik olarak kusur araştırması da yapacaktır.
“… Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden, taraflar arasında daha önce görülen ve erkeğin davasına dayanak teşkil eden boşanma davasının, “erkeğin davasını ispatlayamadığı” gerekçesiyle reddedilip kesinleştiğinin, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmediklerinin ve fiili ayrılık döneminde davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığının anlaşılmasına göre, Türk Medeni Kanununun 166/ son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Durum böyleyken; mahkemece “davacı erkeğin ağır kusurlu olmadığı” gerekçesiyle davalı kadının maddi tazminat ( TMK m. 174/1 ) talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2.H.D. 2015/19374 E. 2016/11734 K.)
Fiili Ayrılık Sebebiyle Boşanmada İspat
Davacı, fiili ayrılık sebebiyle boşanma davasının şartlarının gerçekleştiğini ispat etmelidir. Mahkeme de taraflara şartların gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde, delillerini bildirmek için süre verir. Burada ispat edilecek olan konu, karşı tarafın kusuru değil, 3 yıl boyunca ortak hayatın kurulamadığının ispatıdır.
“… Mahkemece, üç yıllık süre geçirilerek açılmış olduğu anlaşılan davada tarafların bu sürede bir araya gelmiş olup olmadıkları yönünde hiç bir inceleme yapılmadan karar verilmiştir.
Kaldı ki, davalı kadın davaya verdiği 20.01.2010 havale tarihli cevap dilekçesi ile reddedilen boşanma davasından sonra bir süre ayrı yaşadıklarını ve sonra tekrar bir araya geldiklerini, sonrasında yine evi terk etmek zorunda bırakıldığını ileri sürmüş, duruşmada da cevap dilekçesini tekrarladığını bildirmiş olduğuna göre; taraflara iddialarını kanıtlama için delillerini bildirmek üzere süre verilmesi ve gösterdikleri deliller toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. H. D. 2011/10841 E. 2011/11274 K.)
Fiili Ayrılık Sebebiyle Boşanmada Yargılama Giderleri ve Vekalet Ücreti
Kural olarak yargılama giderinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Vekalet ücreti de yargılama giderine dahildir. 3 yıl ayrı yaşama sonrası boşanma davasında da; aleyhine hüküm verilen taraf, yargılama gideri ve vekalet ücretine mahkum edilir.
“… Esas sayılı dosyasında boşanma davası açıldığı, bu davanın reddedilerek kararın 05.11.2009 tarihinde kesinleştiği, kesinleşme tarihinden itibaren 3 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen tarafların ortak hayatın yeniden kurulması amacıyla biraraya gelmedikleri, davacı tarafın TMK’nın 166/4. maddesine dayalı olarak eldeki bu davayı açtığı ve mahkemece gerekli şartların oluştuğu kabul edilerek boşanma kararı verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan ilkelerin ışığında davacı tarafın açtığı davanın kabul edildiği, bu anlamda haklılığının ortaya konduğu, davacı veya vekilinin gereksiz yere davayı uzattığı veya gider yapılmasına sebebiyet vermesi hususunun söz konusu olmadığı açıktır.
O halde, yargılama giderlerine ilişkin olarak Hukuk Genel Kurulu’ nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, bu yöne ilişkin olarak önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle yerel mahkemenin yargılama giderlerine ilişkin direnme kararı bozulmalıdır.”
Büromuz; boşanma davaları ve Aile Hukuku’ndan kaynaklı diğer uyuşmazlıklar için Adana boşanma avukatı olarak avukatlık ve danışmanlık faaliyeti yürütmektedir. Detaylı bilgi için iletişime geçiniz.
Aşağıdaki yazılarımızı da okuyabilirsiniz:
Cezaevinde Olan Eşin Nafaka Ödeme Yükümlülüğü